ÇOCUK MERKEZLİ OYUN TERAPİSİ
Çocuk Merkezli Oyun Terapisi, Carl Rogers'ın Danışan Merkezli Terapi'sinden ilham almıştır. 1940'ların sonunda Virginia Axline tarafından Carl Rogers'ın prensipleri oyun terapisi için uyarlanmıştır.
Eskiden yönlendirici olmayan oyun terapisi olarak bilinen bu terapide, çocuğu değiştirmek veya kontrol etmek gibi bir hedef yoktur. Bu yaklaşımın amacı, çocuğun kendi davranışlarının farkına varmasını sağlamak ve kendi kendini yönetmesine izin vermektir. Terapist, terapideki değişim için çocuğa ve onun kaynaklarına güvenir. Terapistle danışan arasındaki ilişki, çocuğun büyüme ve gelişme sürecinde kullanılır. Dolayısıyla, terapide en önemli olan şey ilişkidir.
Axline, 1969'da çocuklarla terapistler arasındaki ilişkiyi geliştirmek için temel 8 ilkeyi belirledi. Bu prensipler şunlardır:
- Terapist, çocuğa gerçekten ilgi gösterir ve sıcak bir ilişki kurar.
- Terapist, çocuğu koşulsuz olarak kabul eder.
- Terapist, güven ve hoşgörü hissiyatı yaratır, böylece çocuk kendini tamamen ifade edebilir.
- Terapist, çocuğun duygularına son derece duyarlıdır ve nazikçe bu duyguları yansıtır, böylece çocuk kendini daha iyi anlar.
- Terapist, çocuğun sorumluluk alabileceğine inanır, kişisel problemlerini çözebileceğine inanır ve buna izin verir.
- Terapist, çocuğun içsel yönlendirmesine güvenir ve ilişkinin her alanını yönlendirmesine izin verir.
- Terapist, terapötik sürecin doğal seyrini kabul eder ve süreci hızlandırmaya çalışmaz.
- Terapist, çocuğun kişiliğine ve ilişkilerine yardımcı olacak terapötik sınırlar belirler.
Çocuk Merkezli Oyun Terapisi, Axline tarafından temelleri atılmış ve daha sonra Garry Landreth tarafından daha sistemli hale getirilmiştir. Bu terapi yöntemi, çocuğun problemleri yerine ilişkilere odaklanmayı tercih eder ve bu ilişkinin çocuğun iyileşme sürecini tetikleyeceğine inanır.
Çocuk, özenle hazırlanmış oyun terapi odasındaki oyuncaklar aracılığıyla iyileşmeyi deneyimler. Oyuncak seçimi ve oyunlar tamamen çocuğun tercihine bırakılır. Çocuğun içsel yönlendirmesinin, dışarıdan yapılan yönlendirmelerden daha faydalı olduğuna inanılmaktadır.
Bu terapi yönteminde problem yerine çocuk, geçmiş yerine şu an, düşünce ve hareketler yerine duygular, açıklama yerine anlayış, düzeltme yerine kabullenme önemlidir.
Çocuğun terapötik süreci yönetmesi esastır. Değişim için ana güç terapistin bilgisi değil, çocuğun içsel kaynakları ve bilgeliğidir.